Sıkça Sorulan Sorular
Dikkat, Esneklik, Problem Çözme, İşleyen bellek (hafıza) ve Hız temel kognitif beceriler olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte son yıllarda dil ve matematik de bu beceriler arasında tanımlanmaktadır. Bireylerin kişisel gelişiminde kognitif becerilerin iyileştirilmesi oldukça önemlidir. Gerçekleştirilen bilimsel araştırmalarda, 6 ile 13 yaş aralığındaki bireylerin bu becerilerinin geliştirilmesi hem bireyin kişisel gelişimini hem de başarısını olumlu yönde desteklediği belirlenmiştir.
Bu kapsamda, bireylerin kognitif yeteneklerini ölçen ve akranları ile karşılaştıran CSM testleri geliştirilmiştir. Testler, Seçici Dikkat testi, Sürekli Performans Testi, Dikkat Yönlendirme Testi, İşleyen Bellek Testi ve Veli/Öğretmen Değerlendirme testlerini içermektedir. Testlerin gerçekleştirme sürecinde Kinekt sensörü kullanılmakta ve bireyin odaklanması ile ilgili hareketler dünyada ilk defa bu testlerle ölçülmektedir. Bireyle ilgili tüm test sonuçları, akranlarının sonuçlarının ortalaması ile karşılaştırılarak raporlanmaktadır.
Kognitif becerilerin ölçülmesi ve raporlanmasından sonra ilgili becerileri geliştirmek isteyen birey için, CSI Programı tasarlanmıştır. Bireyin CSM testlerindeki puanlarına bağlı olarak bireye özgü gelişim planlaması hazırlanır. Bu plana göre birey CSI programına katılır, bireyin tüm becerilerle ilgili performans sonuçları akranlarının ortalaması ile karşılaştırılır. Aylık periyodlarla performans gelişimleri PDR uzmanlarımız kontrolünde aileyle birlikte izlenir ve bir sonraki ayın planlanması dinamik olarak gerçekleştirilir. Böylelikle bireyin kognitif becerileri adım adım izlenir ve karşılaştırmalı olarak gelişim süreci izlenir.
Bu program Dikkat, Esneklik, Problem Çözme, İşleyen bellek (hafıza) ve Hız gibi temel kognitif beceriler olarak tanımlanan becerilerin geliştirilmesi için tasarlanmıştır. Bu nedenle, bu becerilerin gelişimini sağlayarak bireyin öğrenme sürecini kolaylaştırır ve akademik olarak başarılı olmasını destekler.
Günümüzde, öğrenme zorluğu olan çocukların temel özelliği okuma zorluğu çekmeleri ve bu yüzden de okuduklarını algılamak ve yorumlamakta zorlanmalarıdır. Bu tür zorluklar yaşayan çocuklar, harfleri ve kelimeleri zor okumakta, kelimeleri cümle yapısı içinde bir araya getirmekte zorlanmakta, harf ve kelimeleri yanlış eksik veya fazla algılamaları yüzünden okuduklarını da anlamlı hale getirmekte zorlanmaktadırlar. Bu durum bireyin dil ile ilgili yeteneğinin yeterli düzeyde gelişimini önlemektedir. Bu çocukların rahat hatta keyifli şekilde okumaya çalışmalarını sağlamak amacıyla bu yönde özel öyküler tasarlanmış ve bu öyküler IRS (akıllı okuma sistemi) programına taşınmıştır. Burada birey hikayeleri sesli okumakta, hatalı okuduğunda program tarafından durdurulmakta, birlikte doğrulama yaptıktan sonra devam edilmektedir. Birey kimseye ihtiyaç duymadan program eşliğinde kendi kendine okuma ve anlama becerisini geliştirmektedir. Okuduğu kelime sayısı, yanlış okunan kelimeleri, düzeltilen kelimeler, okuma hızı gibi bireye ait performans göstergeleri ölçülmekte ve akranları ile karşılaştırmalı olarak takip edilmektedir.
Bu kapsamda, bireylerin okuma ve anlama ile ilgili becerilerini kendi kendine geliştirmesine yönelik Minerva Teknoloji tarafından IRS Intelligent Reading System (Akıllı okuma sistemi) programı geliştirilmiştir.
Dünyada ilk olan bu programda, okuma ile ilgili süreci kolaylaştıran 6-14 yaş grubuna yönelik özel hikayeler hazırlanmış ve bunlar bilgisayar ortamına taşınmıştır. Birey, hiç kimsenin yardımı olmadan hikayeleri sesli olarak bilgisayar eşliğinde okumakta ve hatalı kelimeleri bilgisayar eşliğinde düzeltmektedir. Hem veli hem de öğretmen bireyin performans sonuçlarını bağımsız olarak izleyebilmektedir. Kaç kelime okuduğu, hangi kelimelerde hata yaptığı, hangilerini düzelterek okuduğu, okuma hızı gibi birçok veri tutularak, performans çıktısı olarak raporlanmaktadır.
Hızlı okuyabilmek genellikle birçok yeteneğin beraber gelmesiyle oluşmaktadır. Genellikle çocuklar okuma becerilerini birinci sınıfın sonu ikinci sınıfın başında pekiştirmektedirler. Etkin okuma kişinin metnin anlatmak istediğini hızlı, doğru ve anlamlı olarak okuyabilmesiyle gerçekleşmektedir. Kişinin hızlı okuyabilmesi için tek tek kelimelere ya da harflere odaklanmak yerine kelime öbeklerini veya cümleleri hızlı bir şekilde tanıyabilmesi ve öğrenebilmesi gerekmektedir.
Kişiler okuma hızlarını ve etkinliklerini değişik öğrenme yöntemleri ile geliştirebilirler. Öncelikle metni yavaş bir şekilde hatasız okuyabilmek önemli bir artıdır. Daha sonra okuma yapacak olan kişinin her kelimeyi telaffuz etme yerine grup olarak daha hızlı bir şekilde okumayı sürdürmesi gerekmektedir. Sayfada ilgili satıra hızlıca göz gezdirirken kelimeleri grup olarak görmeye çalışmak önemlidir. Şu unutulmamalıdır ki, hızlı okuma karmaşık ve aşırı terimler içeren ve detayların önemli olduğu durumlarda ilk öncelikli konu değildir.
Bu kapsamda, bireyin okuma hızını kendi kendine geliştirmesine yönelik Minerva Teknoloji tarafından IRS Intelligent Reading System (Akıllı okuma sistemi) programı geliştirilmiştir
Dünyada ilk olan bu programda, 6-14 yaş grubuna yönelik özel hikayeler hazırlanmış ve bunlar bilgisayar ortamına taşınmıştır. Birey, hiç kimsenin yardımı olmadan hikayeleri sesli olarak bilgisayar eşliğinde okumakta ve hatalı kelimeleri bilgisayar eşliğinde düzeltmektedir. Hem veli hem de öğretmen bireyin performans sonuçlarını bağımsız olarak izleyebilmektedir. Kaç kelime okuduğu, hangi kelimelerde hata yaptığı, hangilerini düzelterek okuduğu, okuma hızı gibi birçok veri tutularak, performans çıktısı olarak raporlanmaktadır.
Genelde derslerde başarı düşüklüğünün değişik sebepleri olduğu unutulmamalıdır. Araştırmalara baktığımızda başarısız olan çocuklar genellikle, aileye çok fazla bağımlı halde bulunanlar, aileleri tarafından sürekli sözel ve fiziksel tacize uğrayanlar, aşırı kontrolcü ailelerin çocukları, uyku düzeni bozuk çocuklar, otoriter veya aşırı soğuk ebeveyne sahip olanlarda daha sıklıkla görülebilmektedir. Unutulmamalıdır ki, aileler çocukların ilk ve en önemli öğretmenleridir.
Aileler çocuklarıyla daha fazla vakit geçirip öğretmenleriyle sıkı bir ilişkide olduklarında çocukların daha başarılı oldukları ve okulla ilgili daha pozitif düşüncelere sahip olabildikleri görülebilmektedir. Araştırmalarda ailenin çocukla ilgisinin okulun başarı durumundan ya da ailenin sosyo-ekonomik düzeyinden çok daha önemli olduğunu göstermektedir. Aileler, öncelikle okuldaki öğretmenlerle daha fazla iletişimde olup tavsiyelerini dinlemeli, evde çocuğunuzun ödevlerini yaptığından emin olup gerekli olan yerlerde ona yardımcı olmalı, onun gösterdiği başarılar ya da olumlu gelişmeleri ödüllendirmeli ve onu her zaman desteklediğini göstermedir.
Çocuğumuza gerekli gördüğümüz durumlarda ek eğitim olanakları sunabilmeli ve kendinin aktif olarak bağımsız öğrenme becerisine sahip olmasına da yardım etmeliyiz.
Bununla birlikte, 6-14 yaş grubundaki çocukların kognitif becerilerinin geliştirilmesi ile bireyin başarısının da arttığı bilimsel çalışmalarla ortaya konulmuştur. Kognitif beceriler, dikkat, hafıza, esneklik, problem çözme ve hız olarak tanımlanmaktadır. Son yıllarda dil ve matematik de bu beceriler arasında yer almaktadır. Minerva Teknoloji, alanında saygın uzmanlarla (psikiyatrist, psikolog, PDR uzmanı ve çocuk gelişimci) birlikte CSM testleri geliştirmiştir.
Bu programla bireyin kognitif becerileri ölçülmekte ve akranlarının sonuçları ile karşılaştırılmaktadır. Yine akranlarının ortalamasından düşük olan becerileri geliştirmek için CSI programı geliştirilmiştir. Programda, kognitif becerileri ayrı ayrı geliştirmek için odaklanmış bölümler tasarlanmıştır. Bu programa katılan bireyin gelişim süreci, performans çıktı raporları yardımıyla aileyle birlikte takip edilmektedir.
Birçok çocuğun çok enerjik oldukları ve yerinde duramadıkları zamanlar olabilmektedir. Burada asıl önemli olan hangi sıklıkla çocuğunuza yavaşlamasını söylediğimiz ve bunun karşısında çocuğunuzun hareketlerini değiştirip değiştirmemesidir. Bilindiği üzere aşırı hareketlilik dikkat eksikliğinin klasik bulgularından bir tanesi olarak karşımıza çıkmakla beraber, bunun dışında birçok başka neden de olabilmektedir. Mesela, kaygı bozukluğunda, troid hastalıklarında, iç kulağa bağlı rahatsızlıklarda ve duyu işleme bozukluklarında da çocuklarda çok hareketlilik görülebilmektedir. Burada, hareketin nedenlerinin iyi bilinmesi tanıya oldukça yardımcıdır çünkü bazen çocuklar diğer insanlara bir tepki olarak da aşırı hareketli ya da kızgın olabilir. Dikkat eksikliği ve hiperaktive durumunda ise çocukta çok aşırı derecede konuşma ve diğer kişilerin sözlerini kesme, sürekli yer değiştirme, otururken bile hala hareket halinde olma, her şeyle aynı anda oynamayı isteme ve sabırsızlık gibi yakınmalar beraber görülmektedir. Bu gibi durumlarda çocukların bir tarama testinden geçmesi, öğretmenleri ile iletişim halinde olunması, ilgili hekimle görüşülmesi veya bu konudaki uzman kişilerle bilgi alışverişinde bulunulmasında fayda olacaktır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite (DEHB) çocuğun dikkatini toplamak konusunda güçlük çekmesi, hareket ve aktivitesinin artması ve dürtü kontrolünde bozukluklarla kendini gösteren bir durumdur. Genel olarak okul çağındaki çocukların yüzde 10’una yakın bir kısmında görülürken erişkin yaşlarda bu oran yüzde 3-4 civarlarındadır. Araştırmalara göre 30 kişilik bir ortalama sınıfta en azından 1-2 öğrenci bu tanıyı taşımaktadır. DEHB için tek bir neden bulunamamıştır. Yapılan araştırmalar, bu sorunun çocuklara genetik olarak aktarımında ebeveynlerin önemli paya sahip olabildiğini göstermektedir. Karşılaşılan bu sorunla ilgili sevindirici olan kısım hem çocuklar hem de erişkinler için oldukça etkili tedavi seçenekleri bulunmasıdır. Özellikle erken yaşlarda başlayan ve kişiye özgü programlarla uygulanan tedavinin sonuç verdiği gözlenmiştir. Buna göre tedavinin ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi sonuç verdiği de ortaya çıkmıştır.
DEHB tanısı genellikle Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından geliştirilmiş olan mental bozuklukları sınıflandırma sisteminde yer alan ölçütler göz önüne alınarak konulmaktadır. Buradaki yakınmalar; dikkat eksikliği ile ilgili yakınmalar ile hiperaktivite/aşırı hareketlilik ve dürtüselliğe bağlı yakınmalar olmak üzere 2 temel grupta incelenmektedir.
Dikkat eksikliğine bağlı yakınmalar genelde ders yaparken detaylara önem verememe, birini dinlerken bazı bölümlerini kaçırma, kolaylıkla diğer seslerden ve olaylardan etkilenme ve günlük işler sırasında unutkanlık olarak sıralanabilmektedir.
Hiperaktivite ile ilgili yakınmalar ise çok miktarda konuşma, sırasını beklemekte zorluk, belirli bir süre oturmakta zorluk ve sürekli hareketlilikle kendini gösterebilir. Genelde tanı konulurken kişide herhangi bir gruptaki semptomlar baskın olurken, diğer grup semptomlar daha az baskın olabilir. Yani bir çocuk derslerinde aşırı dikkatsiz olup hiç hiperaktif ya da dürtüsel olmayabilir ya da derslerine odaklanabilirken yerinde duramayan ve sürekli konuşan bir birey olarak da bu tanıyı alabilir.
Tanının konulabilmesi için kişinin bu belirtileri 12 yaş ve altında gösteriyor olması gerekmektedir.
Dikkat eksikliği tanısı aldığınızda unutmamanız gereken en önemli bilgi hastalığın tamamen ortadan kaldıran bir tedavisi olmasa da, sorunu (hastalığı) rahatlıkla kontrol altına almamızı sağlayan tedaviler bulunmaktadır. Burada önemli olan nokta işbirliğidir. Çocuğun hekimi, öğretmenleri ve ailesi olarak bu sorunun (hastalığın) kontrolünde ortak çalışması gerekmektedir. Günümüzde dikkat eksikliği hiperaktivite problemi için birçok tedavi yöntemi bulunmaktadır. Konuyla ilgili bir merkeze başvurup tanı ve tedavi ile ilgili süreçleri başlatmanız önerilmektedir.
Eğer dikkat, hafıza, hız, problem çözme ve esneklik gibi çocuğunuzun kognitif becerilerini ölçmek ve akranları ile karşılaştırmak istiyorsanız, Minerva teknoloji tarafından dünyaca ünlü uzmanlarca geliştirilmiş CSM testlerini edinebilirsiniz. Buradan elde edeceğiniz bilimsel sonuçlar size rehberlik edecektir.
Disleksi, dile bağlı özel öğrenme güçlüğü olarak tanımlanmaktadır. Disleksi denildiği zaman özellikle okumaya bağlı olmakla beraber dil becerisinin herhangi bir kısmında bir problem olduğu anlaşılmaktadır. Disleksi tanısı konulan çocuklar genellikle heceleme, yazı yazma ve telaffuz konularında sorunlar yaşayabilmektedir. Bu konuyla ilgili 3 temel grup sorun göze çarpmaktadır. Bunlar okuma bozukluğu (disleksi), yazılı anlatım bozukluğu (disgrafi), matematik bozukluğu (diskalkuli) olabilmektedir.
Disleksi denildiği zaman kişileri hayatları boyunca etkileyen bir durumdan bahsedilmektedir. Genelde öğrenme güçlüğü olarak anılmasının bir nedeni de, kişinin dil becerisindeki yetersizliğin, akademik olarak birçok yerde bireyin karşısına çıkabilecek olması ve kişinin öğrenmesinde zorluklara neden olabilecek durumlar yaratmasıdır. Daha ağır durumlarda kişiler okul yaşamları sırasında özel eğitime ihtiyaç duyabilmektedir.
Dislekside, dille alakalı olarak çocuğun yaşadığı sıkıntıların tespit edilmesi ve sorun yaşadığı kelimeler ve seslerle ilgili çalışılması gerekmektedir. Disleksili kişiler sözcükleri doğru okuyamamakta veya normalden daha yavaş bir şekilde okumakta, okuduklarını kimi kez anlayamamaktadır. Okumaları esnasında harf atlamaları veya satır atlamaları görülebilmektedir. Öğrenmek için okuduklarını anlamaları gerektiğinden, bu konuyla ilgili de sorunlarla karşılaşılabilmektedirler.
Kelimelerin fonetik yapılarını çalışmak, harfleri ilgili sesleriyle eşleştirip onları birleştirebilmek ya da kelimeleri seslerine ayırmak gibi alıştırmaları gerekli uzmanlarla çalışmaları gerekebilmektedir. Günümüzde disleksiye özel olarak tanımlamış bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır.
Disleksi probleminin genelde zekaya olumsuz bir etkisi olmamaktadır. Ebeveynler olarak çocuklarınıza yeterli desteği verdiğimizden ve öğrenme sürecinde aktif olarak onlara yardımcı olduğumuzdan emin olmalıyız. Unutulmamalıdır ki çocuğunuza yardımcı olabilecek birçok öğrenme teknikleri bulunmaktadır. Burada önemli olan yaklaşımdır. Çocuğunuzun öğrenebilecek olmasından emin olmanız fakat bu sürecin yaşıtlarına göre biraz daha vakit alabileceğini önden peşinen kabul etmeniz gerekmektedir.
Bu kapsamda, bireyin okuma becerisini kendi kendine geliştirmesine yönelik Minerva Teknoloji tarafından IRS Intelligent Reading System (Akıllı okuma sistemi) programı geliştirilmiştir.
Dünyada ilk olan bu programda, 6-14 yaş grubundaki bireylerin okuma ihtiyaçlarına yönelik özel hikayeler hazırlanmış ve bunlar bilgisayar ortamına taşınmıştır. Birey, hiç kimsenin yardımı olmadan hikayeleri sesli olarak bilgisayar eşliğinde okumakta ve hatalı kelimeleri bilgisayar eşliğinde düzeltmektedir. Hem veli hem de öğretmen bireyin performans sonuçlarını bağımsız olarak izleyebilmektedir. Kaç kelime okuduğu, hangi kelimelerde hata yaptığı, hangilerini düzelterek okuduğu, okuma hızı gibi birçok veri tutularak, performans çıktısı olarak raporlanmaktadır.
Özgül öğrenme güçlüğünün altında olarak gösterilen okuma güçlüğü aslında oldukça yaygın olarak görülebilmektedir. Genelde okuma esnasında gerekli olan yeteneklerden birinin veya birkaçının yetersiz düzeyde olmasından kaynaklanmaktadır. Okuma güçlüğü yaşayan öğrenciler genelde okumaktan hoşlanmazlar, akıcı okuyamazlar, dışardan yüksek sesle okumayı sevmezler ve sadece okuma değil genellikle anlama ve sözlü veya yazılı olarak verilen görevleri anlamakta da zorlanabilirler. Öğrenciler uygun müdahaleler olmadığında diğer öğrenme bozukluklarında olduğu gibi yaşam boyu bu zorluklarla karşılaşabilirler.
Daha ayrıntılı olarak okuma ile güçlüklere baktığımızda, okurken bazı kelimeleri atlayıp geçme, eklemeler yapma, harfleri tersine çevirme veya tekrar tekrar aynı yerleri okuma gibi hatalardan bahsedebilmektedir. İlgili hatalarla ilgili olarak öncelikle sorunun belirlenmesi daha sonra ilgili hata ile ayrıntılı olarak çalışılması gerekmektedir. Kişinin ilgili bölümü daha önceden sesli olarak dinlemesi ve kendisinin bu bölümü okurken etkin geri bildirim alması gibi birçok yardımcı teknik kullanılabilir.
Bu kapsamda, bireylerin okuma ve anlama ile ilgili becerilerini kendi kendine geliştirmesine yönelik Minerva Teknoloji tarafından IRS Intelligent Reading System (Akıllı okuma sistemi) programı geliştirilmiştir.
Dünyada ilk olan bu programda, okuma ile ilgili süreci kolaylaştıran 6-14 yaş grubuna yönelik özel hikayeler hazırlanmış ve bunlar bilgisayar ortamına taşınmıştır. Birey, hiç kimsenin yardımı olmadan hikayeleri sesli olarak bilgisayar eşliğinde okumakta ve hatalı kelimeleri bilgisayar eşliğinde düzeltmektedir. Hem veli hem de öğretmen bireyin performans sonuçlarını bağımsız olarak izleyebilmektedir. Kaç kelime okuduğu, hangi kelimelerde hata yaptığı, hangilerini düzelterek okuduğu, okuma hızı gibi birçok veri tutularak, performans çıktısı olarak raporlanmaktadır.